Home » Yazarlar » Seyfettin Ülger » HİKMET ARAYIŞINDA İNSANLIĞIN SINAVI – SEYFETTİN ÜLGER

HİKMET ARAYIŞINDA İNSANLIĞIN SINAVI – SEYFETTİN ÜLGER

’ Hikmet müminin yitiğidir,nerede bulsa alır ‘’ Hadis. Bu hadis bizlere çok şey anlatıyor,aslında bu cümleyi bilmeyen Müslüman da yoktur ama üzerinde pek düşünmediğimiz, içeriğini hakkını vererek doldurmadığımız gerçeğini söylemeliyiz.

hikmet-nedir-5ust2
Hikmet; Eşyayı özü, yerleşik karakteri ile tanımak,kainatın inceliklerini üstün ilimlerle bilmek ,engin görüş gibi manalara gelir. Başka bir ifade ile duyularımızla algılayabildiğimiz ve algılayamadığımız,tüm aleme nizam veren sünnetullahın, algılarımızla kavrayabildiklerimizin içeriği,özü,moleküler yapısı, genomu,davranış kalıpları,bilgi dağarcığının boyutları,taşıdığı hasletleri,güç ve kudretinin sınırları,taşıdığı arazları bilmek ve bu alemde uyum içerisinde yaşayabilme iradesini göstermektir.
Aslında İslam alemin de Temerküz (toplanan) eden Hikmetin bu alemin sınırları dışına çıkması yani Müslümanları terk etmesi hikmete dair önemli bir gerçeği görmemiz gerektiğini bize hatırlatır.Hikmet ,hiçbir insan ya da topluluğun mülkü(edindiği malı ) değildir. İnsanların onu kavraması için en önemli kıstasları sünnetullahı anlamak ve hayata dair tüm verileri sorgulayarak hayatın merkezine yüce yaratıcının mutlak Rab,İlah ve malik olduğu gerçeğini koyarak hareket etmesi olmalıdır.
Günümüz Müslümanlarının bence en sağlıklı kavraması gereken şeylerden birisi de ; Yüce yaratıcının hiçbir vahyinde insanlara fizik, kimya,astronomi,matematik,biyoloji vb ilimlerin şifrelerini vermeyi tercih etmediğini, bunları, insanların hikmet arayışına bıraktığını, bu yönde yapılan araştırmaların baskı ve tasallut altında kalmadan geliştirmesi gerektiğini,Kur’an’ın hiçbir bilimsel veri yada önerme ile çelişmesinin söz konusu olamayacağını, yaratılış düşüncesinde aslolanın özümüze dair nokta ve virgüllerin peşin peşin konması olduğunu bizlere düşenin ise bu konuda arayış içerisindeki ilim insanlarının çabalarına saygı göstermek olduğu gerçeğini anlamlarıdır. Böylelikle tarihin bir kesitinde yaşanılmış olaylar ışığında ya da Rahmanın muhatap aldığı toplulukların sosyal gerçekliğini Rabbimizin ne kadar inceliklerle dikkate alarak vahyin yön veren uyarılarını o gerçekliğin ışında ilettiğini ama vahyin Hikmet arayışına mani olamayacağını Hikmetin zamanlar dinler ve şahıslar üzerinde ilahi bir arayışın muhatabı olduğunu kavramış oluruz.

ilimhikmetirfan2-702x336 (1)
Ancak Hikmetin dinler üzerinde bir hikayesinin olması dinin gerçekliğinden bağımsız olduğu anlamına gelmiyor, dinin asıl olan amacının da insanlığa hikmet arayışında soluk vermek için Müstekbirlerin,zalimlerin,ahlaksız mülk edinicilerinin tasallutuna karşı bir inkılabi çıkış yada yeniden aslımıza rücu etmemizi sağlayan ahlaki bir hatırlatma olduğunu bilmeliyiz. Böylelikle din, Hikmeti kavrama sürecindeki insanlığa soluk ve her anlamda ahlaki düşüklüğümüze neşter vurmuş olmaktadır.Rabbimiz Hikmet arayışında müminlerin aktif rol almasını istemektedir esasında bunda da büyük hikmetler, sırlar saklıdır ; Buradaki amaç, Hikmet arayışında ortaya çıkan bir çok verinin insanlık yada alemin hayrına olmayan gelişmelere gebe olabilecek şekilde kullanılma ihtimalidir. Müminler bu tür verileri sorumluluk sahibi muttakiler,Muvahhidler olmaları dolayısıyla olgunlaşmasına izin vermeyerek yıkım yaratacak
gelişmelerin de önünü alabilirler. Bu konuda en iyi örneklerden birisi de atom bombasının kullanılmasına kadar giden, elementlerin periyodik cetvelinin keşfinde yaşanmıştır, plütonyumun keşfi ve devamındaki gelişmeler insanlık Aleminin en büyük yıkımlarının yaşanmasına sebep olmuştur. Sözüm ona işin başında ne kadar masumane ve insanlığın faydasına işler yapılıyordu. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Hikmet arayışının Müminlerin işi olması, Onların vicdan muhasebesinde diğer insanlardan daha yetkin ve aleme nizam verme konusunda da muttaki olmalarındandır. Bu durum Hikmet arayışında daha salim bir iklimde yol alınması açısından önemlidir. Ne yazık ki Bu arayışta geride kalınmasına sebep olan şartları da İslam aleminin oluşturduğunu görüyoruz.Bu konuda söylenecek o kadar çok şey var ki özetle şunları söylemek mümkün ; Yönetici kademesini oluşturanlarla ileri gelenlerin (Mele )sulta tutkusu dinin halk
nezdindeki genel geçer hakimiyetini kullanabilmek için arayışlara girmelerine sebep olmuştur.Avamın din konusunda güçlü sağlam bir farkındalık oluşturamaması,hikayelere yani yalan yanlış ütopyalara inanıyor olması da dinle amaçlanan şeylerin birer birer toplum hayatından çekilmesine sebep olmuştur.
Endülüs Hikmet arayışının beşiği olarak uzun yıllar insanlığa veri sunmaya devam etmişse de batıda oluşan düşmanca algılar Hristiyanların iyi motive olan unsurlarını harekete geçirerek İspanyolların liderliğinde düzenlenen haçlı seferleri nedeniyle sahip çıkamadığımız saadet beşiği Endülüsü de yıkım ve esarete terk etmemizle sonuçlanmıştır. Yeniden Medeniyet kurma konuda bir çok İslam aliminin çıkış yolu bulabilmek adına görüşler sarf ettiğini biliyoruz,bu görüşlerin Müslümanlara çok faydası olduğu da yadsınamaz, tabi elle tutulur, tarihine saygısızlık yapmadan bir gelecek kurmayı öneren görüşlerinde öze dönme çağrısı dışında çok fazla ses getirmediğini söylemek gerekiyor.Hikmet arayışında insanlığa, izmlerin yıkıcı etkilerini telafi edebilecek yeni şeyler söylemek istiyorsak tarihi verilerin ışığında ama tarihsel şahsiyetler ve olayların bizi bağlamasına müsaade
etmeden yapacağımız sosyal bilimler tarih,felsefe, antropoloji (insan bilimi ) ışığında dinle amaçlanan değerleri bozmadan yapacağımız okumalarla bir medeniyet beşiği inşa etmeyi başarabiliriz.
Şunu unutmayalım ki yaşadığımız yüzyıl değerlerle bir çok ıvır zıvır bilginin rahatlıkla paylaşıldığı ve insanlığa mal olduğu bir dönemdir yani artık ürettiğimiz değerlere çok çabuk ortak bulabileceğimiz ve yürüyüşe geçebileceğimiz bir asırdayız. Asrımızda karşımızdaki sorunlardan birisi de oluşan yargıları aşmanın çok zor olduğudur. İslam alemi ile ilgili paranoyaların gerçekleştirilmesine yönelik bir çok proje örgütlerin aktif olduğu son yıllarda Müslümanların insanlığa yeni şeyler söylesini engelleyecek gelişmeleri de beraberinde getirmektedir.

12 MAYIS 2015
SEYFETTİN ÜLGER