Home » Eğitim » Eğitim Sistemini Dönüştüren Ülkeler – 8 : Polonya

Eğitim Sistemini Dönüştüren Ülkeler – 8 : Polonya

“Son on yılda, belli başlı okul reformları sayesinde Polonya, düşük başarılı öğrencilerin sayısını önemli ölçüde düşürmüş, okullar arasındaki başarı oranı farkını yarı yarıya azaltmış bulunuyor.”

Temel göstergelerPolonya’nın öğrenci başına eğitim harcaması 40,000 dolar dolayındadır. Bu miktar, ABD ve Norveç gibi zengin ülkelerin yarısından azdır. Bununla birlikte, bir dizi okul reformu sayesinde, bu harcama tutarı yükselme eğilimindedir.
• Komünist rejim döneminde Polonya’nın okul sistemi gençleri işe yerleştirmeye odaklanmıştı. Diğerlerine göre daha az başarılı sayılan ülke öğrencilerinin yüzde 50’si, temel mesleki eğitime yönlendirilmekteydi.
• 1990’ların başında, Polonya’da öğrencilerin ortaöğrenim ve liseye devam oranı, sanayileşmiş ülkeler arasında en düşük olanlar arasındaydı.
• 2000 yılı PISA sınavlarında, Polonya’nın ortalama öğrenci başarı puanı 479’du. Bu, OECD ortalaması olan 500 puanın oldukça altındaydı. Öğrencilerin yüzde 21’den fazlası, yalnızca 1. basamağa ulaşabildi veya onun da altında kaldı.
• Tek ebeveynli ailelerin çocukları Polonya’da, diğer ülkelerin çoğunda olduğundan (ABD dışında) daha az başarılılardı.

 

indir

Elde edilen sonuçlar1990’ların sonunda başlatılan uzun vadeli reform programı sayesinde, Polonya, ortaöğretimin niteliğini ve öğrencilerinin başarı düzeyini güçlü bir biçimde iyileştirdi. 2009 yılı PISA testlerinde, Polonya, en üst sıralarda yer alan 15 OECD ülkesi arasındaydı.
• Okuma becerisi bakımından en alt basamakta bulunan 15 yaş öğrencilerin, 2000 yılında yüzde 23 olan oranı, 2009’da yüzde 15’e düştü.
• 2003 – 2009 yılları arasında, 15 yaş grubundaki Polonyalı öğrencilerin okuma becerileri, yarı akademik yıl düzeyinde ilerleme kaydetti. Bu gelişme onları, ABD’nin orta batısındaki yaşıtlarıyla aynı düzeye getirmiş oldu.
• Yalnızca 30 yıl önce, 25 – 34 yaş grubu arasındaki her 10 kişiden ancak biri üniversite eğitimi almış durumdayken, bugün üç kişiye yükselmiş bulunuyor.
• 15 yaş grubu Polonyalı öğrenciler, 2008 yılında 595 saat zorunlu öğrenim gördüler ki bu süre 902 saat olan OECD ortalamasının oldukça altındaydı. 703 saat olan OECD ortalamasına karşılık, Polonyalı öğretmenler sınıfta 513 saat geçirdiler.
• Ortaöğrenim öncesi (10 – 14 yaş) Polonya okullarında öğrenci / öğretmen oranı 12.9 olup, OECD ortalamasının biraz üstündedir. Sınıf başına ortalama öğrenci sayısı olan 24 ise, OECD ülkeleri ortalamasıyla uyumludur.
Herkesi daha iyi eğitim fırsatlarına kavuşturma yolunda okul sisteminin yapısını değiştirmekSon on yılda, belli başlı okul reformları sayesinde Polonya, düşük başarılı öğrencilerin sayısını önemli ölçüde düşürmüş, okullar arasındaki başarı oranı farkını yarı yarıya azaltmış bulunuyor. 2000 yılında, Polonyalı ortaöğretim öğrencileri hala OECD ülkeleri ortalamasının altında başarı göstermekteydiler. 2009 yılına gelindiğinde, neredeyse ABD’deki öğrencilerin düzeyini yakalamışlardı.
Ülkenin okul sistemindeki, bu kayda değer başarıyı olanaklı kılan değişim, 1989 yılına dek hüküm süren komünist güdümlü ekonominin, yerini pazar ekonomisine bırakmasını gerektiriyordu. Eski sistemde, öğrenciler ilkokula yedi yaşında başlıyor ve meslek seçimini yapacakları 15 yaşına kadar devam ediyorlardı. Zayıf öğrenciler, iki yıllık temel mesleki eğitim okullarına yönlendiriliyordu. Orta derecede başarılı olanlarsa, teknisyen olarak yetiştirilmek üzere, yine iki yıllık teknik ortaöğretime gönderiliyordu. Öğrencilerin yalnızca en başarılı yüzde 20’lik dilimi, üniversiteye hazırlanmak üzere, üç yıllık bir akademik programa katılabilmekteydi.
Komünizmin son bulmasının ardından, bu sistem çalışmaz oldu. Daha önce meslek okullarının işlemesini sağlayan sanayi kuruluşları onlardan mali desteklerini çektiler ve mezunlara iş garantisi sunmaktan vazgeçtiler. Polonya’nın yeni yeni serpilen pazar ekonomisinde doğan fırsatlar sayesinde, anne-babalar çocukları için daha iyi seçeneklere kavuştular.
Hükümet, üç temel amaç gözeten bir reform stratejisiyle beklentilere yanıt verdi: Orta ve lise öğreniminin yeterliğini yükseltme; eğitimde fırsat eşitliğini güvence altına alma; ve genel olarak eğitimin niteliğini artırma. 1990’ların sonunda, 13 – 15 yaşarası çocuklar için yeni bir ortaöğrenim-öncesi okul programı yürürlüğe sokuldu. Bunu, akademik, teknik ve mesleki olmak üzere üç farklı seçenek sunan bir ortaöğretim sonrası programı izledi. Mesleki eğitim yerine fazladan bir yıl akademik eğitim sağlanması, düşük ekonomik-sosyal katmanlardan gelen öğrencilerin okullar ve öğretmenlerce elenmesi olasılığını ortadan kaldırdı.
Bunun yerine, okullar, ön-ortaöğretim kademesindeki tüm öğrencilere aynı yüksek nitelikli öğrenim fırsatlarını sunmakla yükümlü kılındı. Koşut olarak; okulların doğru yönde ilerlemelerini güvence altına almak amacıyla, ilk, orta ve lise öğretiminin sonunda, dışarıdan uygulanan sınavlardan oluşan yeni bir sistem hayata geçirildi.
Bir başka anlamlı reformla, hükümet 2007 yılında öğretmenler için yeni bir ücret sistemini yürürlüğe koydu. Daha önce öğretmenler, girdikleri ders saati ve meslekteki kıdemlerine göre ücret almaktaydılar. Yeni sistemde belirlenen ölçütler; öğretmenden beklenen görevler, bu görevleri yerine getirmesi için nelere gereksinimi olduğu, hangi sonuçlara ulaştığı, ve mesleki yeterlik ve deneyimi olmuştur. Yeni sistem aynı zamanda, öğretmenin evine yakın okul seçmede ve çok iyi sonuçlara ulaşan okullarda prim ödenmesi konularında esneklik getirmiş bulunmaktadır.
Derleyen: Mehmet Karakelle
Kaynak : http://pearsonfoundation.org