Anadolu Uygarlıkları
Tarih boyunca bir çok önemli uygarlığın barındığı Anadolu, başta Hititler, Frigler, Urartular olmak üzere, günümüzde tam olarak ortaya çıkarılmamış onlarca medeniyeti ve kavimleri ile, dünya tarihine bir çok “ilk”e şahitlik etmiştir. Masallara konu olan bir gizem barındıran, felsefi düşüncenin çıkış noktası olan Doğu ve Batı’nın verimli toprakları üzerinde kurulan Anadolu Uygarlıkları, dünyaya miras bıraktıkları, kazandırdıkları gelişme ve yeniliklerle de tarihteki yerini almıştır. Doğu mistisizminin doğuşunu gören, matematiğin ve astronominin, geometrinin ortaya çıkışındaki öncü isimleri büyüten ve Doğu’sundan Batı’sına nakledilen bilginin inanılmaz evrimini gören Anadolu’daki uygarlıkların, gelişim basamaklarında insanlığa olan yardımı da böylece görülebilmektedir. Anadolu Uygarlıkları, tarihin önemli süreçlerini yaşamış, ortaya çıkan ve henüz çıkmamış olan, derinlerde yatan medeniyetleri kadar, bekletmekte olduğu gizemle de değerini korumaktadır.
II. Hantili
II. Hantili, Alluvamna’nın oğludur. II. Hantili, Hükümdarlığı süresince uzun süre Hitit Çekirdek Ülkesi’nin kuzeyinde yaşayan Kaşkalar ile mücadele etmiştir. Orta Karadeniz Dağlarınde yaşayan Kaşkalar, Hitit krallarının Güney’e yapmış oldukları seferlerde devamlı başkent Hattuşaş’a saldırmışlar ve ülkeyi yağmalamışlardır.
Kaşkalar, II. Hantili döneminde başkent’in kuzeyinde bulunan Tiliura ve Nerik şehirlerini ele geçirmişlerdir. Kaşkalar’ın başkente bu kadar yakın yerde olmaları yüzünden II. Hantiliçekirdek ülkedeki şehirlerin daha iyi savunma hattına sahip olması için şehirlerin surlarını güçlendirmiştir.
Kuzey’de durum böyle iken Güney’de Yakındoğu’da güçlenen Mitanni Krallığı, Hititleri tehdit etmekteydi. II. Hantiliöncülü Ammuna gibi Kuzzivatna’yı tampon bölge olarak varlığını sürdürmesinin ülkesinin geleceği için önemli olduğunu düşünmüştür.
Anadolu Uygarlıkları / Hititler
Antik Tuşpa
Urartular’ın ilk başkenti Antik Tuşpa’dır (Van Kalesi). Bu kaleyi Urartu Kralı I. Sarduri milattan önce 9. yüzyılın ortalarında yaptırmıştır. Hala sağlam bir şekilde bulunan kalenin girişi kuzey batıdadır. Sarduri Burcu (Madır Burcu) bu girişin batısında bulunur. Bu burçta I. Sarduri’nin Asur diliyle yazdırdığı çivi yazılı kitabeler vardır. Van Kalesi’nde Sarduri Burcu’ndan farklı olarak, Analı-Kız Açık Hava Mabedi, Bin Merdivenler, Menua, I. Argişti ve II. Sarduri’nin kaya mezarları, Ana Kaya’ya oyulmuş sur duvarlarının temelleri ve sur duvarları günümüze kadar gelmiştir.
İç içe dört ayrı surdan oluşan kalenin düzgün bir planı bulunmamakla birlikte kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Kalenin uzunluğu yaklaşık 1800 metredir. Genişliği ise 20 ile 120 metre arasında değişmektedir. Kalenin ovadan yüksekliği ise aşağı yukarı 100 metredir.
Anadolu Uygarlıkları / Urartu
Frig Mimarisi
Frig mimarisi hakkında bilgi edinebilmek için tümülüs şeklindeki mezarlarda veya kayalar içine oyulmuş binalarda yapılan kazılardan elde edilen bilgileri kullanıyoruz. Frigler maden işçiliğinde çok ileri gitmişlerdi ve mimaride kullanılan malzemeyi işlemek için madenden aletler yapıyorlardı. Frigler yüksek yerlere korunaklı kaleler yaparlardı. Dörtgen şeklinde küçük evler bu kalelerin içinde bulunuyordu. Bu evlerin temelleri taştan, üst kısımları ise tahta hatıllarla desteklenmiş kerpiçten yapılmıştı. Ayrıca damlarıda ahşaptı. Boyalı kabartmalarla süslü toprak levhalarla çatı ve dış çephelerin bazı kesimlerini kaplamışlardı. Buralardaki resimler ve nakışlar Frigya sanatının Anadolu’da kökleşmiş geleneklerin, doğudan ve batıdan etkilerle geliştiğinin bir kanıtıdır.
Frig evlerinin MÖ. 8. Yüzyılda bazen taştan, bazen de tahta çerçeve kullanarak kaba tuğladan yapıldığı anlaşılmıştır. Bazı evlerin planı megaron tipindedir. Frigler kaya mimarlığında çok ileriydiler. Kayalar içinde odalar, hücreler, yüksek kademeli merdivenler, koridorlar ve sunaklar yapmışlardı. Kayalıkların içinde direkli ve alınlıklı binaları bulunan cepheler oluşturmuşlardı.
Saray depoları ve hizmet yerleri ayrı yapılar halindedir. Bu yapıların bazılarının tabanı renkli taşlardan yapılmış mozaiklerle kaplıdır. Üzerindeki süslemeler, Anadolu’da bugüne kadar bilinen en eski mozaik süslemelerdir.
Anadolu Uygarlıkları / Frigler
Arzawa Dili
Arzawalı’lar Luvi Dili’ni kullanmaktaydı. Bu dil Anadolu’nun en eski dillerindendir. Ayrıca bu dili Hititler hiyerogliflerinde kullanmışlardır.
Hitit Çivi Yazısı’nın Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra unutulmasına karşın, Luvi Dili biraz değişmesine rağmen Anadolu’da kullanılmaya devam etmiştir.
Bu dil çözülmeye başlandıkça dilin gelişiminin Mezopotamya ya da Anti Yunan’dan Anadolu’ya değil de Anadolu’dan batıya ve güneye gittiği anlaşılmıştır. Buna ek olarak, Büyük İskender zamanında Anadolu’daki Hitit ve Luvi isimlerini Helenleştirmeye çalışmasına rağmen bu isimler ana yapıların korumuştur. Ayrıca Trakya ve Anadolu’daki birçok Yunanca yerlerin isimlerinin Luvice’deki isimlerinden türediği görülmektedir. Bazı araştırmacılar da, dram, tiyatro, komedya gibi Yunanca olarak bilinen kelimelerin Luvice olduğunu düşünmektedir.
Hitit Dilinde ışık insanı anlamına gelen Luvi kelimesi, Luvice’de ışık ve parıltı anlamına gelen lu kökü birçok dilde ışık anlamına gelmekte ve halen kullanılmaktadır. Buna ek olarak Apollon adının kökeni Luvice’de su anlamına gelen apa kelimesinden gelir ve Helen dilinde bir anlamı yoktur.
Ayrıca Likya Dili’nin Luvice’den türediği kabul edilir. Luvi Dili’nin konuşulduğu bir diğer yer ise Luviler’in yaşadığı Truva’dır.
Anadolu Uygarlıkları / Arzawa