Thomas Goetz ve araştırma ekibi, beş farklı can sıkıntısı tipi olduğunu belirledi ve öğrencilerin yaşamları boyunca sadece bir tür can sıkıntısını yaşamaya meyilli oldukları sonucuna ulaştı. Ayrıca Goetz can sıkıntısının öğrencilerin en yoğun ve en sık yaşadığı duygu olduğunu ileri sürdü.
Anlaşılan o ki can sıkıntısı, bize diğer tüm duygulardan çok daha fazla rahatsızlık veren bir duygu. Bu yüzden ebeveynlerin can sıkıntısıyla savaşmak için çok fazla zaman, enerji ve para ayırmalarına çok da şaşırmamak lazım.
Can sıkıntısının faydalarını ve sakıncalarını tartışmak ya da birilerinin can sıkıntısından çektiği “acıyı” hafifletmeye çalışmak yerine biraz da şu sorulara kafa yormayı deneyebilirsiniz:
- Sıkılmanın en iyi yolları nelerdir ve sıkılmak ne zaman bir ‘lütuftur’?
- Can sıkıntısı ne zaman potansiyel bir probleme dönüşerek bizi uyarır ve bunu fark ettiğimizde neler yapabiliriz?
Goetz’in çalışması can sıkıntısı hakkındaki düşüncelerinize ve aynı zamanda ona verdiğiniz tepkiye yeni bir bakış açısı katabilir. İşte çocuğunuzun bu yaz can sıkıntısı yaşamasının beş farklı yolu ve can sıkıntısıyla ilgili asla görmezlikten gelmemeniz gereken iki önemli uyarı:
1. Kayıtsız can sıkıntısı, aslında oldukça hoştur. Gevşeme ve sakinleşme durumunda güzelce uyuşarak kayıtsız can sıkıntısını yaşayanlar, genellikle bu deneyimi severler. Televizyonlar bunun için icat edilmiştir.
2. Dalgın can sıkıntısı, daha çok hayal kurmak gibidir. Bunu yaşayanlar zihinlerinin dalıp gitmesine izin verirler, ancak bu yolculuk üretken değildir. Yeni fikirler düşünebilirler, ancak onları eyleme geçirme konusunda motivasyondan yoksunlardır. Bu fikirler bizi hayal kırıklığına uğramış hissettirir.
3. Arayış can sıkıntısı,pozitif ve negatif risk almaya sebep olur. Bu, bir kişinin gecenin bir yarısı eski sevgilisine, eşine ya da arkadaşına mesaj atmasına ve pişmanlık duyduğu şeyleri söylemesine sebep olabilir. Bu aynı zamanda yaratıcılık ve çözümler arama konusunda ilham veren bir can sıkıntısı türüdür.
4. Tepkisel can sıkıntısı, en rahatsızlık veren can sıkıntısı türüdür. Genellikle kaçma çabalarını ortaya çıkarır. Bu, çocukların evlerinden bazı ‘efsanevi’ ve şimdikinden çok daha iyi yerler bulma arayışı içinde kaçmalarına sebep olan bir can sıkıntısı türüdür. Bu aynı zamanda çocukları okuldan atılmaları konusunda teşvik eden bir türdür.
5. Apatetik can sıkıntısı, depresyon konusunda alarm veren bir can sıkıntısı türüdür. Bu tür bir can sıkıntısına umutsuzluk ve çaresizlik duyguları eşlik eder. İhmal edildiğinde apatetik can sıkıntısı, kişinin seçeneklerini sınırlandırarak ve uzun vadede kendini gerçekleştirmeyi başarmak için ihtiyaç duyduğu güçten düşürerek o kişinin hayatının yörüngesini değiştirebilir.
Bazı can sıkıntısı türleri yaratıcılığı harekete geçirirken ve problem çözmeyi teşvik ederken, bazılarının sağlığınızı tehlikeye atabileceğini ve sizi seven insanların ruh sağlığını tehdit edebileceğini öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Can sıkıntısı ile uğraşmak söz konusu olduğunda farkındalık oldukça önemli. Ebeveynlerin, daha tehlikeli olabilecek tepkisel ya da apatetik can sıkıntısını diğer türlerden ayırt edebilmeyi öğrenmeleri gerekiyor.
Aynı zamanda ortaokul öğretmeni olan bir arkadaşım, bu yaz çocuklarının bir numaralı eğlence kaynağı olmaya karşı tavır almaya karar verdi. Goetz’in araştırması onun durumuna da bir açıklama getiriyor.
Ebeveynler can sıkıntısının türünü hiç dikkate almadan onu hafifletmek için devreye girdiklerinde, onun güçlü yan etkilerini engelleyebiliyorlar. Özellikle de yaratıcılık ve problem çözmeyi. Önemli bir nokta daha var: Çocuklarımızı eğlendirmek için atıldığımızda, can sıkıntısının aydınlatma görevini üstlendiği tehlikeli köşeleri biz karartıyoruz. Özellikle de depresyon tarafından yaratılanları.
Bu yaz kızlarımdan birisi bana bir daha canının sıkıldığını söylerse, hemen bu araştırmayı hatırlayacağım ve çocuklardan bana ne tür bir can sıkıntısı yaşadıklarını anlatmalarını isteyeceğim. Belki de elimi cüzdanıma, araba anahtarlarıma ya da yaz aylarını doldurmanın muhteşem yollarından oluşan listeme atmadan önce onları benimle birlikte can sıkıntısı hakkında daha fazla şey merak etmeye davet edeceğim.
Çünkü Goetz bize üzerinde uzun uzun düşünebileceğimiz çok sayıda bilgi veriyor. Örneğin can sıkıntısını yaşama şeklimizin ya da belki de tek bir can sıkıntısı şeklinin hayatımıza egemen olmasının, kişiliklerimizle bir ilişkisi olup olmadığını merak ediyorum. Ayrıca bunların doğamızdan mı yoksa yetiştirilme şeklimizden mi kaynaklandığını da merak ediyorum.
Can sıkıntısı hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Ya da belki de ilk soru şu olmalı: Can sıkıntısı hakkında hiç düşündünüz mü?