Home » Eğitim » GENÇ OLMAK VE GENÇ KALABİLMEK – SEYFETTİN ÜLGER

GENÇ OLMAK VE GENÇ KALABİLMEK – SEYFETTİN ÜLGER

youthgroup_5d550866b71a6334d7a7bdca41f97743

Genç beyinler her zaman toplumun motor güçleri olmuştur, hayata aç, bağımlılıklardan azade, yaşamı keşfetmeye arzulu, yorulmak bilmeyen, atraksiyon tutkusu ve güçlü zihinleriyle Yeni bir Dünya yaratmaya hazır gibidirler. Yeni dedikse harbiden yeni, hayallerinde anımsadıkları başka bir Dünya; Özgürce kendilerini ifade ettikleri ama hor görülüp, itilip kakılmadıkları, tazecik beyinlerinde ve yüreklerinde yeşeren duygularını hayatın akışına eklemleyebildikleri, bunu yapabilmelerini sağlayacak kurumsal mekanizmaların varlığına tam bir bilgi ile güvenebildikleri bir Dünya…
Yaşamın koşuşturmacısı içinde umutlarımız, gerçekleştirmek için güç sarf ettiğimiz emellerimiz, İdeallerimiz vardır. Emek harcarız bazen başarmanın lezzetini tatmak için ya da kazandığımız tecrübelerin bize öğrettikleri ile varlığımıza bir anlam katmak… böylece var olduğumuzu insan olduğumuzu hissederiz duygularımızın yoğunluğu benliğimizde karşılık bulur ‘’işte budur, böyle yaptığımda kendim olabiliyorum’’ deriz.
Zihinlerimizde tefekkür ettiğimiz düşünceleri hemen hayata geçirmek isteriz, birden olsun bitsin ve aklımızın bir köşesinde kalmaya mahkum olmasın, elle tutulur, bu Dünya’ya ait, beklide yaratıcısı ben olan ve öyle anılan olması için sabredemeyiz, olsun ve bitsin çünkü zihinlerimizde varlığının tadını lezzetini almışızdır, artık kendi boyutumuzda varlığını görmek isteriz. tabi yaşam bizim yaratıcı imgelerimizin hayatımıza girmesini sağlayacak kadar istekli ve işimizi kolaylaştırıcı değildir. Hatta birazcıkta statiktir peki gerçekten öylemi! Aslında değil; bizler sadece kendi gerçekliklerimizi yaşamın formlarına modifiye etmeye çalışmaktayız ve Onun doğası bizim kişisel tercihlerimize karşı direnç oluşmasına neden olmakta bundan dolayı sırtımıza aldığımız şeyler yani fikirlerimiz birer yüke dönüşmekte, böyle zamanlarda tükenmemiş, aydınlık fikirlerle gelen beyinlere kendilerini ifade etme fırsatı verdiğimizde her şeyin ne de kolay çözülebildiğine şahit oluruz çünkü bizler tabiatın bir parçası hatta öznesiyiz, ona saygı duymak ve onu dinlemek işimizi o kadar kolaylaştırır ki, gündemlerimizi belirlerken özne olduğumuzu bilmeli ama düşüncelerimizi varlık sahnesine koyabilmek için tabiatı ve içerisinde var olmaya çalışan tüm argümanları tanımalı onlarla iş birliği yapmalıyız bu düşünceye felsefeciler Deizm adını vermişlerse de asıl olanın bilginin kaynağına ulaşmak ve bunu da sağlıklı bir akılla gerçekleştirmek olduğundan ben bu durumu bilgiye susamak, hikmeti keşfetmek, eşyanın varlığının özünden haberdar olmak olarak tanımlıyorum. İşte bu yaratıcı ve sorgulayıcı bilincin, içerisinde bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle genç beyinlerde var olduğunu bilerek varlığımızın nedenlerini sorgulamalarına ve bunlara cevap bulmalarına fırsat verebildiğimiz sürece katlanılabilir ve gelecek vaat eden bir yaşamın bizi beklediğini söylememiz mümkün olabilir.

 

Ben fizyolojik bütünlüğünü kaybetmeye yüz tutmuş nice gençler tanırım, hala yaşam sevinci ve varlığına bir anlam katmaya çalışan. Beklide şunu söylemeliyiz; kendin ve özünde var olanı yaşadığın sürece yaşlı olsan da genç kalabilirsin. Bu kısacık yazıyla anlatmaya çalıştığım ve değerli olduğunu düşündüğüm iki şey var; İlk olarak Fizyolojik olarak yaşlanmasına rağmen beyninde çakmak çakmak fikirlerle yaşamalı insan ancak asıl olan bu değil, asıl olan; gençken yaşlanabilmek yani yaşamı yüklenebilmek ve taşıyabilmek o zaman voltranı oluşturmuş olacaksın genç ve düşünen yani sağlıklı fikirler üretebilen birisindir artık, Bunlar varlığına değerler katan önemli bir kazanım olacaktır.
SEYFETTİN ÜLGER