Home » Eğitim » Eğitim Sistemini Dönüştüren Ülkeler – 2 : Belçika (Flaman Bölgesi)

Eğitim Sistemini Dönüştüren Ülkeler – 2 : Belçika (Flaman Bölgesi)

ogretmenlerin_mutlaka_izlemesi_gereken_filmler_egitim_ile_ilgili_filmler_h98205

Flaman eğitiminin başındakiler, öğrenciler için yalnızca temel düzeyde bir başarı hedefi koymakta ve okulların bunlara uyup uymadığını denetlemek amacıyla düzenli denetimler yapmakla yetinmekteler.

 TEMEL GÖSTERGELER

6.3 milyon nüfuslu Flaman Bölgesi, Belçika’nın toplam nüfusunun yüzde 57’sini barındırıyor ve ülke topraklarının yüzde 44’ünü kaplıyor. Son iki kuşaktan bu yana sürdürülen hızlı modernleşmeye, sosyo-ekonomik değerlere yapılan güçlü bir vurgu ve eğitime katılım süreçlerine yoğun katılım eşlik etmiş bulunuyor. Diğer bir çok ülkenin eğitim sistemiyle kıyaslandığında, Flaman Bölgesi akademik başarı yönünden son derece yüksek bir düzey yakalamış durumdadır.vBununla birlikte, hali vakti yerinde ailelerin çocuklarıyla aşağı sosyal sınıflardan çocuklar arasındaki dengesizlik, bir çok ülkeye göre daha fazladır.

2.5 yaşından itibaren başlayan okul-öncesi eğitim ülke çocuklarının hemen tamamını kapsamaktadır. Zorunlu eğitim 6 yaşında başlamakta ve 18 yaşına dek sürmektedir. Ayrıca, öğrencilere 16 yaşından itibaren yarı-zamanlı eğitim seçeneği de sunulmaktadır.

İlkokul eğitimi 12 yaşında sona erer. Ders programının hedeflerine ulaşmış olan öğrencilere bir belge verilir. 14 yaşına gelen çocuklar, dört ayrı tipteki orta öğretim kurumundan birine yönlendirilirler:

Çocukların yüzde 40 civarında bir bölümü, onları üniversiteye hazırlayacak olan genel orta öğretime adım atar.

Yüzde 30 civarında bir bölümü, teknisyen düzeyinde bir meslek kazanmalarını veya yüksek okula devam etmelerini sağlayacak olan teknik orta öğretime giderler.

Görece küçük bir oranı temsil eden çocuklar, belirli bir iş alanında uzmanlaşmak üzere, mesleki orta öğretime yönlendirilirler.

Pek azıysa, sanat dallarından birinde uzmanlaşmak veya yüksek okula hazırlanmak amacıyla, sanatsal orta öğretime devam eder.

1999 yılında Flaman hükümeti, orta öğretim kurumları arasında, deneyimlerini ve kaynaklarını paylaşmalarını amaçlayan, gönüllü işbirliğine dayalı bir program başlattı. Bu “okul toplulukları”na katılan okullar, fazladan öğretim saatlerinin finansmanı gibi ek kaynaklarla ödüllendirildi. 2003 yılında sistem ilkokullara da yaygınlaştırıldı ve bugün hemen hemen tüm Flaman okullarını kapsıyor.

2002 yılında, eğitimde fırsat eşitliğini geliştirmek amacıyla, hükümet eliyle yerel danışma platformları kuruldu. Aşağı sosyal sınıflardan çok sayıda çocuğu barındıran okullara fazladan finansman desteği sağlandı ve bunlardan, hazırlayacakları ayrıntılı fırsat eşitliği planını izlemeleri istendi.

2004’te, Saydam Yönetim Kararnamesi gereğince, okul denetim raporlarının yayımlanmasına izin verildi. 2009’da yayımlanan Nitelikli Eğitim Kararnamesi, her bir okulun iyi nitelikli eğitim vermesini şart koştu ve değerlendirme sürecinin merkezine, tek tek her okulun bu yolda göstereceği çabayı koydu.

Flaman hükümeti 2009 yılında, ülke gayrı safi milli hasılasının yüzde 6.4’ünü eğitim kurumlarına harcadı. Aynı yılın OECD ortalaması yüzde 6.2 idi.

2012 yılında, toplam 1,120,371 çocuk, tümü gün boyu eğitim veren 3,422 kreş, ilk ve orta öğretim kurumuna kaydedilmiştir. Bunların 440,520’si, 1,068 tam-zamanlı ortaokula kaydedilmişti, ki bu okulların yüzde 69’u hükümetçe finanse edilen ama özel kişilerce işletilen okullardı.

Flaman hükümeti 2012 yılında eğitime, bütçesinin yüzde 38.5’ine karşılık gelen 10.4 milyar Euro ayırdı. Bu tutarın 4.1 milyar Euro’su ortaöğretim, 3.45 milyar Euro’su ise yuvalar ve ilkokullar için kullanıldı.

SONUÇLAR

 

Ülkenin bütününe bakıldığında, Belçika’nın görece iyi eğitimli bir nüfusu olduğu görülmektedir. 2010 yılında, OECD ortalaması yüzde 38 iken, Belçika’nın 24 – 34 yaş arası nüfusunun yüzde 44’ü yüksek okul mezunuydu. (Söz konusu oranlar G. Kore’de yüzde 65, Japonya’da yüzde 57 ve Kanada’da yüzde 56 idi.)

2012 yılı PISA testlerinde, Flaman öğrenciler, dünya genelinde en üst sıralara yerleşmelerini sağlayan şu sonuçları elde ettiler: Okuma becerisinde 531, matematikte 515 ve fen bilimlerinde 518 puan.

Bununla birlikte, sosyo-ekonomik ayrımlar başarıyı etkilemeyi sürdürmekteydi. Yine 2009 PISA testlerinde, çarpıcı bir eğitim eksikliğine işaret eden bir sonuçla, en iyi sosyal konumdaki çocuklardan oluşan yüzde 25’lik bölüm, en alt tabakalardan gelen yüzde 25’lik dilime 100 puan fark attı.2012 PISA sonuçları öğrencilerin matematik başarısı ile sosyo ekonomik durumları arasındaki ilişkinin Flaman bölgesinde (20%) Fransızca (%21)ve Almanca (%4)  konuşulan bölgelere göre daha güçlü olduğunu ortaya koydu.

Oluşturulan bir yıllık başarı hedefleri programı, önemli oranda çocuğun sınıf tekrarı yapmak zorunda kalmasıyla sonuçlandı. 2009 yılı PISA anketinde, 15 yaşındakilerin yüzde 13.4’ünün ilkokulda en az bir kez sınıfta kaldığı belirlendi. Ortaokul birinci sınıf öğrencilerinin yüzde 6.9’u ve ikinci sınıftakilerin yüzde 4.8’i yine sınıf tekrarlamış bulunuyordu.

Sosyo-ekonomik açıdan mağdur sayılabilecek durumdaki çocuklar, mesleki ve teknik liselerde çoğunluğu temsil etmektedirler ve bu okullardaki eğitimin düşük nitelikte olduğu yolunda yerleşmiş bir algı söz konusudur. 

Yetkinliğe giden yolda okulların özerkliğini sağlam temellere oturtmak

 

Belçika’nın federal yönetim sisteminde, her biri kendi ana dilini kullanan üç ayrı topluluk, eğitim politikalarının sorumluluğunu üstlenmiş durumda: Felemekçe** konuşanlar, Fransızca konuşanlar ve Almanca konuşanlar. Bölgesel ve topluluklara ilişkin iradeyi temsil eden Flaman yönetimi, dünyanın en başarılı eğitim sistemlerinden birini denetlemekte.

Tek tek okullara tanınmış olan özerkliğin geniş kapsamı, Flaman sisteminin başlıca özelliğini oluşturuyor. Eğitim alanındaki seçme özgürlüğü, Belçika’da anayasal bir haktır. Herkes okul kurabilir ve anne babalarla çocuklar istedikleri okulu seçebilirler. Belirlenen enaz standartları ve yasal yükümlülükleri karşılamak koşuluyla, Flaman okulları, her hangi eğitsel (pedagojik) projeyi izleyecekleri konusunda tamamen serbesttirler. Kayıtlı öğrencilerin sayısına ve sosyo-ekonomik durumlarına bağlı olarak, okullar kamu kaynaklarından yararlandırılır (alt sosyal sınıflardan öğrencilere daha fazla kaynak aktarılır). Bu durum okullar bakımından yarışmacı bir ortamın oluşmasıyla sonuçlanmış bulunuyor: En iyisini bulmak için uğraşan anne babalar ve çocukları çekmek için, okullar kendi içlerinde amansız bir rekabet halindedir.

Flaman çocuklarının yüzde 70 dolayında bir kesimi, kamu kaynaklarından yararlanan ama özel kişi veya kurumlarca işletilen okullara devam etmektedir. Bunlar büyük ölçüde Katolik Kilisesine bağlı olmakla birlikte, diğer mezheplerle ilişkili olanlar ve belli bir eğitim yaklaşımını benimsemiş olanlar da vardır (Freinet, Montessori, Steiner yöntemleri gibi). Bu özel okullar, anaokul ve ilkokul çocuklarının yüzde 62’sini, ortaokul çocuklarınınsa yüzde 75’ini barındırmaktadır. Geri kalan öğrenciler, Flaman Topluluğu Eğitim Konseyi’nin korumasındaki devlet okullarına veya belediye ve diğer yerel yönetimlerce işletilen okullara devam etmektedir.

Flaman öğrencilerin uluslararası PISA testlerinde sağladığı başarının da gösterdiği üzere, ülkedeki eğitim sisteminin birçok güçlü özelliği bulunuyor. Sistem, yenilikçi okullara, kendi kurumsal kimliğini ve yetkinlik kültürünü oluşturma özgürlüğünü tanıyor. Daha geleneksel okullarınsa, iyi sonuçlar veren denenmiş eğitsel yöntemleri izlemesine izin veriyor.

Bununla birlikte, sistemin sakınca doğuran yönleri de var. Okul seçiminin büyük ölçüde toplumsal kökence belirleniyor oluşu, yüksek düzeyde ayrımlar oluşmasını beraberinde getiriyor. Saygın ve başarı düzeyi yüksek okullara olan istem, çoğunlukla kapasitenin üzerinde oluyor. Eğitim özgürlüğü,

Okulunu bitiren çocukların düzeyini ölçmeye yarayacak standartlaştırılmış, ülke düzeyinde sınavlar yapılmıyor. Ayrıca sistem, düşük başarı düzeyindeki okulların varolma olasılığına açık kapı bırakıyor. Hükümet; ilkokulun bitiminde ve ortaokulun ilk üç sınıfının sonunda öğrencilerin göstermeleri gereken enaz bilgi, beceri ve davranış hedeflerini koymakla yetiniyor. Ama bunlar, okulların yetkinlik ve sürekli iyileşme yolunda çaba göstermeleri için gereken dürtüyü sağlayamıyor. Öte yandan, belirlenen en az başarı düzeyinin üzerine çıkmalarına yardımcı olacak bir rehberlik desteği bulunmuyor. 2009 yılı Pısa testlerinde, mağdur toplum kesimlerinden çocuklar, daha iyi durumdaki yaşıtlarından ciddi oranda daha az başarı gösterdiler.

Standartları yükseltmek amacıyla, Flaman hükümeti, “kalite üçgeni” adını verdiği bir strateji geliştirdi. Bu üçgenin ilk köşesinde, okullar yer almakta. Okullar, yasa gereği, sundukları eğitimin niteliğinden sorumlu kılındı. Ülkedeki tüm okullar, eğitsel projelerini incelenmek üzere Eğitim Bakanlığı’na sunmakla zorunlu tutuldu ve genel başarı hedeflerine ulaşmaya çağrıldı. Okulların ve yerel topluluğun üyelerinden oluşan Okullar Konseyi, tüm okulları eğitim politikası hakkında bilgilendirdi. Yasayla, okullar başlıca paydaşların yönetime katılımını desteklemekle yükümlü kılındı ve ortaokullarda, öğrencilerin görüşlerini dile getirmesini sağlayacak öğrenci konseyleri kurulması zorunluluğu getirildi.

Katolik veya diğer özel okullarla, topluluklara ait, belediye ve yerel yönetimlerce işletilen okullar ağıyla bağlantılı eğitsel danışmanlık hizmetleri, kalite üçgeninin ikinci köşesini oluşturuyor. Bu hizmetlerin amacı, belirlenen enaz beklentileri karşılama yolunda okulları eğitim ve yöntemler bakımından desteklemektir.

Üçgenin son köşesinde, Flaman Okul Denetçiliği Kurumu yer almakta. Kurumun denetçileri; sınıf içi gözlem, öğretmen ve öğrencilerle görüşmeler yoluyla, tek tek okullarda elde edilen sonuçları kontrol altında tutuyorlar. Eğitimin niteliğiyle ilgili sorunları olduğu saptanan okullara, iyileşme sağlamaları için belli bir süre veriliyor. Bu sürenin sonunda beklenen düzeye ulaşamayan okullar, devlet desteğinden yoksun bırakılma yaptırımıyla karşı karşıya kalabiliyorlar. Anılan kurumun raporları, 2007 yılından bu yana, İnternet sitesinde yayımlanmaktadır.

Derleyen: Mehmet Karakelle 

* Flanders Bölgesi: Belçika Krallığı’nın bir parçası olmakla birlikte, kendine ait bir parlamentosu ve hükümeti bulunan bölge.

** Felemenkçe: Hint – Avrupa dil ailesinin Cermen dilleri grubundan bir dil. Hollandaca ve Flamanca gibi lehçeleri vardır, bunlar özellikle yazılı dilde birbirine oldukça yakındır. Felemenkçe ve lehçeleri; Hollanda, Belçika, Surinam ve G. Afrika
Cumhuriyeti’nde resmi dil konumundadır. Belçika’da konuşulan aksanına Flamanca, Hollanda’da konuşulan aksanına Hollandaca denir. Belçika’da daha çok kuzeyde bulunan Flaman Bölgesi’nde konuşulur.