Home » Eğitim » Ünlü Psikolog Peter Gray’den Bilgisayar Oyunlarına Farklı Bir Bakış

Ünlü Psikolog Peter Gray’den Bilgisayar Oyunlarına Farklı Bir Bakış

Yaptığım pek çok konuşmada bana aileler tarafından en çok sorulan sorulardan biri, çocuklarının bilgisayar oyunu saatlerini kısıtlamanın iyi bir fikir olup olmadığı. Bazı aileler ise bana, “aklı başında her ailenin yapması gerektiği gibi” çocuklarının bilgisayar oyunu saatlerini hatta tüm ekran saatlerini zaten kısıtladıklarını söylüyor.

Beni tanıyanlar belki cevabımı tahmin edecektir. Çocukların, boş zamanlarını nasıl değerlendirecekleri konusunda doğru seçimler yapma becerisine sahip olduklarına dair güçlü bir inancım var. Kendi seçimlerini kendileri yaptıkları sürece tabii ki. Bazı çocuklar sadece tek bir şeyle çok uzun zaman geçirebiliyorlar. Ve bazı yetişkinler bunda bir problem olduğunu düşünüyor, çünkü onlar (yetişkinler) asla böyle bir seçim yapmıyorlar. Ancak benim deneyimlerime göre, eğer çocuklar oynama ve farklı yollarla keşfetme konusunda gerçekten özgürlerse ve bunun sonucunda sadece “tek bir yolla” oynuyor ya da keşfediyorlarsa, bunu, yaptıkları şeyden gerçekten anlamlı bir şey çıkardıkları için yapıyorlar.

bilgisayar-oyunlari-1

Bence çocuklara ne yapmaları ya da ne yapmamaları gerektiğini söylemek her zaman bir hatadır. Ev işleri konusunda yapmaları gereken şeyleri sıralamak ve başka insanları üzecek şeyler yapmamaları gerektiğini söylemek dışında. Çocuklarımızı kendi tercih ettikleri şekilde oynamaktan ya da keşfetmekten alıkoyarsak, onlarla aramızdaki “duvara” bir tuğla daha eklemiş oluruz. Çünkü onlara özünde şunu söylemiş oluyoruz: “Kendi hayatını kontrol etme konusunda sana güvenmiyorum.” Bence bugün çocuklar çok fazla bilgisayar oyunu oynamaktan ya da çok fazla ekrana maruz kalmaktan değil, hayatlarındaki aşırı yetişkin kontrolünden ve yeteri kadar özgür olamamaktan muzdaripler.

Gerçekten özgür olan çocuklar kendileri için neyin iyi olduğunu bilirler. Özellikle de boş zamanlarını nasıl geçirmeleri gerektiğini. Her çocuk farklıdır, tıpkı her yetişkinin farklı olması gibi. Çocukların kafalarının içine girip bizim hiç anlamadığımız bir şeyden ne kazandıklarını bulamayız. Yıllarca, aşırı derecede aptalca olduğunu düşündüğüm televizyon programlarını izlemek için ekran başında saatlerini geçiren bir çocuk tanıyorum. Ancak zaman geçtikçe onlardan çok şey öğrendiğini fark ettim. Yeni ve farklı yollarla düşünmeyi öğreniyordu. Programların aptalca yönlerinin – en az benim kadar – farkına varıyordu, ama aynı zamanda zekice yönlerini de görüyor ve onları analiz ediyordu. Bu bilgiler lisedeki oyunlarda rol alan bir oyuncu olarak yeteneğine çok şey kattı. Bu programları izlerken kafasının içinde bazı bölümleri oynuyordu aynı zamanda. Programlar, insan psikolojisinin belli yönlerine duyduğu hayranlığı da besliyordu. Şimdi en büyük hayali bir klinik psikolog olmak.

Saatlerce kitap okuyan çocuklar da biliyorum. Belki günde 10 saat boyunca sadece oturup kitap okuyan ve başka hiçbir şey yapmayan! Ben çocukken bile böyle çocuklar vardı. Benimle balığa çıkmak varken neden oturup kitap okuduklarını asla anlayamadım. Boşa geçen zaman! Ama asla çocuklarının kitap okuma saatini kısıtlayan bir aile tanımadım. Neden bir çocuğun günde 4 ya da 5 saatini bilgisayar ekranı başında geçirmesinden ve yapmak istediği bir şeyi yapmasından endişe ediyoruz da aynı çocuğun okulda 6 saat boyunca oturmasından, sonra üstüne birkaç saat de ödev yapmasından ve üstelik tüm bunları başkaları onu zorladığı için yapmasından endişe etmiyoruz ki?

Bir çocuğun bilgisayar başında, okulda öğrendiğinden daha değerli şeyler öğrenebileceği olasılığını da gözönüne almanızı istiyorum sizden. Bilgisayar aktivitesinin bireysel bir seçim olduğunu, okul aktivitesinin ise hiç de öyle olmadığını da unutmayın.

Bilgisayarlar modern toplumun en önemli araçları. Neden çocukların onlarla oynama fırsatlarını kısıtlayalım ki?

Çocukların bilgisayar saatlerini kısıtlamak, avcı-toplayıcı yetişkinlerin çocuklarının ok ve yay saatlerini kısıtlamalarına benziyor. Çocuklar, etraflarına bakmak ve içinde doğdukları kültürde “hayatta kalabilmek” için neleri bilmeleri gerektiğini anlamak üzere “tasarlanarak” dünyaya gelirler. Bu konuda yetişkinlerden daha başarılıdırlar. Bu yüzden dili bu kadar hızlı öğrenirler. Çevrelerindeki dünya hakkında yetişkilerden daha hızlı bilgi sahibi olurlar. Bu yüzden göçmen ailelerin çocukları yaşadıkları yeni yerdeki akranları tarafından konuşulan dile, ailelerinin konuştuğu dilden daha fazla ilgi gösterirler. Ayrıca bu yüzden ne zaman yeni bir teknolojik gelişim olsa, çocuklar onu kullanmayı ailelerinden daha hızlı öğrenirler. Çocuklar içgüdüsel olarak başarılı olmak için öğrenmek zorunda olduklarını bilirler.

Neden “otoritelerden” – Amerikan Pediyatristler Akademisi dahil – sürekli çocuklarımızın bilgisayar saatlerini kısıtlamamız gerektiğina dair uyarılar alıyoruz. Bence bu korkunun kaynağının bir bölümü, daha “yaşlı” insanlar olarak teknolojiye ve yeni medyaya güvenmeme eğilimimizden geliyor.

Ünlü filozof Platon, tiyatro oyunlarının ve şiirlerin, gençler üzerindeki zararlı etkileri yüzünden yasaklanması gerektiğini söylemişti. Yazı ortaya çıktığında ve teknik olarak kolaylaştığında ve gençler tarafından coşkuyla benimsendiğinde, bazı yetişkinler bunun gençlerin zekasını azaltacağını ve hafızalarını kullanmamalarına sebep olacağını söylemişti. Basılı romanlar ulaşılabilir hale geldiği zaman, çoğu yetişkin bunun gençleri, özellikle genç kızları, ahlaki yozlaşmaya sürükleyeceğini söylemişti. Televizyonlar insanların evlerine girmeye başladığında, olası fiziksel, psikolojik ve sosyal zararlarına karşı uyarı bombardmanına tutulmuştuk. Şimdi aynı şey bilgisayar oyunları için geçerli.

Bilgisayar oyunları ilk çıktıkları günden itibaren “korku tacirlerinin” saldırısına uğradı. Bu saldırılar hala azalmadı. Eğer Google’da bilgisayar oyunlarının zararlı etkileri ile ilgili bir arama yapsanız, her türlü korkutucu iddiayı görebilirisiniz. Bir internet sitesi bilgisayar oyunlarının depresyona, fiziksel agresyona, kötü uyku alışkanlılarına, somatik şikayetlere, obeziteye, dikkat bozukluklarına sebep olabileceği konusunda uyarıyor. Liste o kadar uzun ki, atladıkları tek rahatsızlık akne gibi görünüyor.

Bilgisayar oyunları ile ilgili en yaygın şikayetler şunlar: Sosyal izolasyona sebep olmaları (1), açıkhava aktivitesi fırsatlarını azaltmaları ve bu yüzden obezite ve sağlık problemlerine sebep olmaları (2), eğer oyunlar şiddet içeriyorsa çocukları şiddete eğilimli hale getirmeleri. Görünüşe göre ilk iki madde kitap okuma için de geçerli olabilir. Üçüncü maddeye gelirsek… Neden anime karakterleri bilgisayar oyunlarında öldürüyormuş gibi yapmanın, Hamlet’in üvey babasını öldürmesini okumaktan daha kışkırtıcı olduğunu düşünüyoruz? Ve evet, çocuklara okulda Hamlet’i okutuyoruz.

Araştırmalar bilgisayar oyunlarının zararlı etkileri hakkındaki mitleri çürütüyor.

Eğer güncel araştırmalara bakarsanız, “korku tacirlerinin” iddialarını destekleyen çok az hatta neredeyse hiç kanıt bulamazsınız. Oysa bu iddialara karşı olan önemli kanıtlar var elimizde. Sistematik olarak yapılan anketlere göre bilgisayar oyunu oynayanlar, oynamayan akranlarına göre fiziksel olarak daha fit, daha az obez, açıkhavada oynamaktan daha fazla keyif alan, daha sosyal ve daha toplumsal düşünen insanlar.[1]

Hollanda’da dört şehirde birden yapılan geniş ölçekli başka bir araştırma ise odasında bir bilgisayar ya da TV seti olan çocukların, ekran oyunlarına kolay ve kişisel erişimi olmayan çocuklara göre açık havada oynamaya daha meyilli olduklarını ortaya çıkardı.[2]

Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir başka araştırma, bilgisayar oyunlarının sosyal izolasyona sebep olmadığı gibi aksine genç insanların akranlarıyla ve toplumla daha fazla bağ kurmalarını sağladığını söylüyor.[3]

Bir başka araştırma ise niteliksel olarak bilgisayar oyunlarının sosyal etkileşimi ve arkadaşlığı arttırdığını öne sürüyor.[4] Çocuklar diğer oyuncularla hem kişisel olarak hem de online olarak arkadaş oluyorlar. Birbirleriyle oyunları hakkında konuşuyorlar, birbirlerine stratejiler öğretiyorlar ve genellikle beraber oynuyorlar (ya aynı odada ya da online olarak).

Şiddete gelirsek… Şiddet içeren bilgisayar oyunlarının gerçek dünyada şiddete neden olma etkisi üzerine yapılan çok sayıda araştırma, bu etkinin son derece az ya da neredeyse hiç olmadığını ortaya koyuyor. [5] Hepimiz için şaşırtıcı olan bir başka bulgu da, bilgisayar oyunlarının sürekli artış gösterdiği yıllar içinde gençlerin şiddete eğilimlerinin sanılanın aksine azalması. [6]

Bilgisayar oyunlarının artışının dünyadaki şiddeti azalttığını iddia etmeyeceğim. Ancak bu tür oyunların insanların kin ve düşmanlık duygularını kontrol etmeyi öğrenmelerine yardımcı olduğuna dair bulgular da var. [7]

Bilgisayar oyunlarının beyin gücü üzerinde pek çok pozitif etkisi bulunuyor.

Ve işte pozitif etkiler… Bilgisayar oyunlarının zihinsel gelişim üzerindeki olumlu etkilerine yönelik çok sayıda araştırma var. Araştırmalar, hızlı tempolu aksiyon bilgisayar oyunları oynamanın, oyuncuların görsel-uzamsal beceri testlerinden (standart IQ testlerinin bileşenleri dahil) aldıkları puanları arttırdığını söylüyor. [8] Başka araştırmalar bilgisayar oyunlarının (oyunun türüne bağlı olarak) hafıza, eleştirel düşünme ve problem çözme ölçümlerinde de puanları arttırdığını ortaya koyuyor. [9] Buna ek olarak, daha önce okuma ve yazmaya az ilgi duyan çocukların, online bilgisayar oyunlarındaki metin bazlı iletişim dolayısıyla daha ileri okuryazarlık becerileri edindiklerini gösteren araştırmaların sayısı da artmaya başladı.[10]

Fokus gruplarında ve anketlerde çocuklara bilgisayar oyunlarıyla ilgili en çok neyi sevdikleri sorulduğunda, genellikle özgürlük, özyönetim ve yetkiden bahsediyorlar.[11] Oyunda kendi kararlarını kendileri veriyorlar ve kendi seçimlerinin getirdiği mücadeleleri vermek için büyük çaba gösteriyorlar. Okulda ve yetişkin hakimiyetindeki diğer yerlerde, çocuklara sürekli talimata ihtiyaç duyan “budalalar” gibi davranılıyor. Oysa oyunda yönetim onlarda. Zor problemleri çözebiliyorlar ve sıradışı yeteneklerini ortaya koyabiliyorlar. Oyunda önemli olan yaş değil, beceri. Bu gözle bakarsanız, bilgisayar oyunlarının gerçek oyunun bir benzeri olduğunu görürsünüz.

Sonuç olarak eğer çocuklarınızın bilgisayar oyunu saatlerini kısıtlayıp kısıtlamamanız gerektiği konusundaki fikrimi soruyorsanız, cevabım kısıtlamayın olacaktır.

Yazıdaki araştırmaların kaynağı için: https://www.psychologytoday.com/blog/freedom-learn/201201/the-many-benefits-kids-playing-video-games