Home » Eğitim » Finlandiya Serbest Oyun Yoluyla Çocukların Dikkatini Güçlendiriyor

Finlandiya Serbest Oyun Yoluyla Çocukların Dikkatini Güçlendiriyor

yabanci-dil-egitimi

Beşinci sınıf öğrencilerimden Sami, tıpkı bir zombi gibi yürüyerek yanıma geldi ve canı sıkılmış bir ses tonuyla, “Sanırım patlayacağım! Ben bu programa alışkın değilim” dedi. Ona inandım. Çünkü öfkesinden dolayı yüzü kıpkırmızı olmuştu.

Hafif bir korku içinde “Eyvah!” dedim. Öğretmen olarak Finlandiya’daki ilk yılım için ne harika bir başlangıç! Okulun sadece üçüncü günüydü ve öğrencilerimden birini şimdiden bıktırmıştım. Onu kenara çekip baş başa görüşünce neden bu kadar üzgün olduğunu hemen anladım.

Okulun ilk haftasında beşinci sınıfımın programıyla ilgili oldukça yaratıcı olmuştum. Normalde, Finlandiya’da öğrenciler ve öğretmenler, her 45 dakikalık dersin ardından 15 dakikalık araya çıkarlar. Ara boyunca, öğrenciler dışarıya çıkıp arkadaşlarıyla sosyalleşirken, öğretmenler kahve eşliğinde sohbet etmek için dinlenme odasına giderler.

Bu sık yapılan araların nedenini anlayamamıştım. Amerika’da öğretmenlik yaparken, öğrencilerimle sınıfta peş peşe birkaç saat geçirirdik. Ve bu modelin aynısını Finlandiya’da da yapmayı denemiştim. Finlandiya’ya özgü usul bana hafif görünmüştü ve çocukların uzayan ders saatlerinde daha iyi öğrendiklerine inanıyordum. Hal böyle olunca öğrencilerimi düzenli programlanmış teneffüslerinden alıkoyup üst üste yaptığımız 45 dakikalık ders ve ardından 30 dakikalık teneffüsü uyguladım. Şimdi Sami’nin yüzünün neden kıpkırmızı olduğunu biliyordum.

1960′lardan Beri Teneffüs Var

Gelin biraz bunun üzerinde düşünelim, Amerikan yaklaşımının bu kadar zamandır işe yarayıp yaramadığından emin değilim. Amerika’da öğrencilerim sınıfta yaklaşık 45 dakikalık bir dersin sonunda ayaklarını yere sürümeye başlarlardı. Fakat hiçbir zaman, okulun üçüncü günü topuklarını yere vuran beşinci sınıftaki bu Fin öğrenci gibi isyan etmek akıllarına gelmedi. İşte tam o anda, sık mola veren Fin modelini benimsemeye karar verdim.

Ders programımdaki teneffüslere uyduğum zaman, sınıfımda ayaklarını yere sürüyen zombi kılıklı çocuklardan eser kalmadı. Eğitim öğretim yılı boyunca, Fin öğrencilerim 15 dakikalık teneffüslerin ardından sınıfa zıplayarak geldiler. Ve en önemlisi, ders boyunca daha dikkatliydiler.

İlk başta, çığır açan bir keşif yaptığımı düşündüm: Sık teneffüsler öğrencileri gün boyunca dinç tutuyordu. Fakat birden Finlerin bunu yıllardır bildiğini, öğrencilerine 1960’lardan beri zaten teneffüs fırsatı sunduklarını hatırladım.

Öğrenciler Daha Katılımcı

Fin uygulamalarını anlama girişimlerinden birinde, on yıldan uzun bir süredir yaklaşımı büyük övgü almış Anthony Pellegrini’nin (Mola: Eğitim ve Gelişimdeki Rolü isimli kitabın yazarı ve Minnesota Üniversitesi’nde eğitim psikolojisi profesörü) çalışmasına rastladım. Pellegrini, bir çok ilköğretim okulunda 40 dakikalık dersten sonra 10 dakikalık ara veren Doğu Asya’da benim Finlandiya okullarında gözlemlediğim şeyi gözlemlemiş. Bu kısa aralardan sonra, öğrencilerin sınıfta daha katılımcı oldukları görülmüş.

Sadece sözel veriden tatmin olmayan Pellegrini ve arkadaşları, sınıftaki katılım ile verilen mola arasındaki ilişkiye bakmak için devletin ortaöğretim kurumlarında bazı deneyler yapmışlar. Deneylerde, öğrencilerin teneffüsten sonra, önce olduklarından daha katılımcı oldukları gözlemlenmiş. Ayrıca öğrencilerin, teneffüs saati aksadığı zaman ya da diğer bir deyişle ders uzadığı zaman daha az katılımcı oldukları da gözlemlenmiş.

Teneffüste Önemli Olan Özgürlük

Finlandiya’da, ilkokul öğretmenleri bunu içgüdüsel olarak biliyor gibi görünüyor. Çocukları teneffüslerde yağmurlu ya da güneşli fark etmeden dışarıya gönderiyorlar. Ve çocuklar teneffüslerini nasıl geçireceklerine kendileri karar veriyorlar. Genellikle, Finlandiya’da öğrenciler her defasında iki öğretmen olacak şekilde 15 dakikalık aralarda oyun alanını kontrol için nöbetleşiyorlar.

Fin modelini desteklememe rağmen, 5. sınıf öğrencilerin saat başı oyun alanında serbest bırakılmasının birçok okul için büyük bir değişim olabileceğini fark ettim. Pellegrini’ye göre, teneffüslerin faydalı olması için illa dış mekanda yapılması gerekmiyor. Devlet ortaöğretim kurumlarında yaptığı deneylerin birinde, aralarını okul içinde yapan öğrencilerle dışında yapan öğrencilerden elde edilen sonuçlar karşılaştırılmış: Bütün çocuklar verilen aralardan sonra sınıfta daha katılımcı olmuşlar.

Burada en önemli şey çocukların teneffüslerini nerede geçirdikleri değil, onlara ne kadar özgürlük verildiğidir. Pellegrini, teneffüslerin öğretmen tarafından yönetildiği zaman, verilen aranın değerini kaybettiğini söylüyor. Burada öğrencilere sosyal becerilerini geliştirme fırsatı veren serbest oyunun kendisidir. Verilen aralar boyunca, sadece dinlenip deşarj olmuyorlar. Ayrıca işbirliği yapmayı, iletişim kurmayı, uzlaşmayı aynı zamanda hem akademik hem de bireysel hayatlarında başarılı olmak için ihtiyaçları olan bütün becerileri öğreniyorlar.

Öğretmen olarak, her zaman edindiğim tecrübeler yoluyla sınıfımı geliştirmeye çalışırım. Finlandiya’da bocalamış bir beşinci öğrencisinin yardımıyla fark ettiğim şey; teneffüsü, öğrenmeyi maksimuma çıkaran bir strateji olarak görmeye başladığım andan itibaren ders saatlerini kısaltmaktan dolayı hissettiğim suçluluk duygumun yok olduğuydu. Pellegrini’nin bulguları, sık verilen araların, sınıftaki dikkati ve katılımı artırdığı görüşünü doğrulamaktadır. Bunu aklımızın bir köşesinde tutmamız; öğrencileri okul günü boyunca çalışmalarından 10-15 dakikalık süreler boyunca pek çok kez ayırdığımız zaman, ihtiyaçları olan şeyi öğrenemeyeceklerini düşünüp korkmaktan vazgeçmemize yarayabilir. Ve gelin birbirimize dürüst olalım; öğretmenler olarak verilen aralardan biz de faydalanıyoruz.

 

Çeviri: Bahar Öncelsoy

Kaynak: http://m.theatlantic.com/education/archive/2014/06/how-finland-keeps-kids-focused/373544/