Home » Ekonomi » Ahilik » Ahi Bölüm 6 – AHİLERİN ÖDÜNÇ PARA VERME VE YARDIM SANDIKLARI

Ahi Bölüm 6 – AHİLERİN ÖDÜNÇ PARA VERME VE YARDIM SANDIKLARI

Bölüm 6

AHİLERİN ÖDÜNÇ PARA VERME VE YARDIM SANDIKLARI

Her esnafın sandığında altı kese (torba) bulunurdu. Bunlar:

1- Atlas kese: Esnaf vakfına ait her türlü hüccet ve yazışma belgeleri bu kesenin içinde saklanırdı.

2- Yeşil kese: Esnafa ait vakıf gelirlerin senetleri ve tapu senetleri bu kese içinde saklanırdı.

3- Örme kese: Vakıf paralarının konmasına ve saklanmasına özgü kese idi.

4- Kırmızı kese: Gelir getiren  senetleri bunda saklanırdı.

5- Ak kese: Her türlü gider belgeleriyle, onaylanmış yıl hesaplan bu kesede saklanırdı.

6- Kara kese: Vadesinde tahsil edilmemiş alacaklara ait senetler ve bunlarla ilgili diğer evraklar saklanırdı. Bu kese, sandığın diğer keselerine göre en az işlem gören bölümüydü..

Esnaf sandığının belli başlı gelirleri şunlardı: Kira gelirleri, vakıf paralan, faizler, vasiyet, hibe, giriş ücreti ve bağışlar.

Esnaf sandığının giderleri: Onarım giderleri, vergiler, yoksul esnafa yardım, görevlilere aylık ya da yıllık. Yazları tüketilen kar, sebil ve benzeri şeyler giderleri.

5616-696x417

ESNAFIN KENDİ ARALARINDA YARDIMLARI

a- Emekliler: Bunlar esnafın yaşlı üstatlarından olup dükkânına gidip gelemeyenlerdir. Bunlardan sermayesi müsait olanlar, kalfalar eliyle yine dükkânlarını yönetirler.

b- Düşkünler: Bunlar da esnaf ustalarındandırlar, kalfalar eliyle yürütülecek dükkânları yoktur. Bunlardan yardıma muhtaç olanlara, para, ekmek, kömür ve benzeri şeyler sandıktan verilir.

c- Sakatlar: Esnafın hangi basamağında olursa olsun, herhangi bir ârıza veya tedavisi kabil olmayan bir hastalığa uğrayanlardır. Bunlara esnaf sandığından yardım edildiği gibi, esnafın ustaları ve kalfaları tarafından da ayrıca yardım edilirdi.

Esnaf sandığında biriken paralar, yüzde bir faizle, ihtiyaç duyanlara ya da sanatını ya da ticaretini geliştirmek isteyen esnafa borç verilir, faizlerden biriken bu paralar da hayır işlerine harcanırdı.

1909 yangınında yanan, İstanbul’daki Uzun Çarşı esnafı, her yıl ramazan ayında Eyub camiinde sandık hesabına hatim indirtirler, zerdeli pilav pişirterek esnafa ve halka yedirirlerdi. Esnaftan, durumu iyi olmayanlara, bir felakete uğrayanlara, hastalara yardımda bulunurlar, esnaftan ölenlerin yoksullarına ölü kaldırma ve kefenleme parası verilirdi.

AHİLERDEN İNSANLIK VE MESLEK AHLAKI DERSİ ALINABİLİR

Ahi kurumu ve örgütü ortadan kalkalı, 1860’dan bu yana uzun bir süre geçtiği halde, o kurumun neler yaptığı, nasıl işlediği üzerinde duruşumuzun amacı, bu kurumu bugün yeniden diriltmek değildir. Bu hem olanaksız hem de gereksizdir; ama onlardan bugünün sanat ve meslek sahiplerinin alacakları çok önemli dersler vardır. O Türk’e has ata yadigârı mükemmel kuruluş ahlak ile sanatı öyle özümlemiştir ki, yüzyıllar boyu fiyatlar, ücretler değişmeden sürmüştür. Dürüstlük, yardımseverlik, acıma duygusu köylere dek yayılmış, genellikle köylerde, bir ölçüde de kasabalarda az bozularak gelmiştir. Ahi zaviyelerini, köy konuk odalarının, o olumsuz koşullarda ne denli iyi görevler yaptığını burada biraz değindik.

Bu zaviyeler ve konuk odaları, doğudan, yerleşmek üzere Anadolu’ya gelen soydaşlarımıza yardım ettiler, yerleşip iş güç sahibi olmalarını sağladılar.

Öte yandan ahiler, meslek ve sanatları için gerekli malların dağıtımını, satımını, yasalar, tüzükler ve narh ayarlamaları ile kontrol ediyorlardı.

Değerli yazarlarımızdan Ali Emîrî(l857–1924), yazdığı bir yazıda “ahilik millî bir birlik olup, himmetleri sonunda Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir devlet ortaya çıkmıştır” der, yine değerli yazarlarımızdan Osman N. Ergin (1882–1961) “Esnaf örgütünün, memleketin ekonomisi, özellikle Müslüman topluluğun yaşantısı bakımından çok önemli bir yeri vardır. Esasen bu kuruluşun ruhunda, millî egemenlik kuralı bütün anlamıyla belirir. Kâhyalar kurulu, bütün üyeler ve öteki bireylerini kapsayan esnafın, kasabanın öteki bütün esnaf ve sanatkârlarıyla ilişkilerini sağlayarak bir birlik zinciri ile bağlayıp güçlendirmiş-yurd, bizim-hak ve gerçeğini hep işlerinin baş kuralı edinmiş, bütün çalışmalarını bu anlayış içinde birleştirmiştir.” der… Türk toplumunun pek çok yönüne ve geniş bölümüne yüzlerce yıl düzen vermiş, yönetmiş bir kurumun, burada anlatmaya çalıştığımız ahlakî ve insanî boyutlarından çok örnek almamız gerek.

Onların meslek ahlakını, hakseverliğini kendimiz için izlenecek yol bilirsek, bizler de öteki uluslardan saygı görür, kalp huzuru duyar, uzun süre güven içinde yaşayabiliriz. Fırsat düşkünü, vurguncu, haksız kazanç yolunu tutan kısa bir süre için çok para kazanabilir ama bu kazancının hayrını görmez, onu rahat rahat yiyemez, hep fakirin ilenci onu vicdanen rahatsız eder. Yabancıların güvenini de sarstığından ekonomimize de zarar verir.

Kaynak: Ahlakla Sanatın Bütünleştiği Türk Kurumu Ahilik? Prof. Dr. Neşet ÇAĞATAY